
ahir zaman kırıntıları...
biz ahir zaman kırıntılarıyız, gözlerimiz kan çanağı
geçmişi okurken hüzünlü,
bugünü görünce şaşkın
içimizde hiç dinmeyen bir kum fırtınası
anlamsız bir telaşla -yürürüz hiç durmadan
ardımız sıra çöp dağları- insan posası
“geleceğe” armağan…
anlamsız bir telaşla yürüyoruz –hiç durmadan
*
biz ahir zaman kırıntılarıyız, gözlerimizde yer etmiş şaşkınlık
hergün bir iyiliğe niyetlenir –vazgeçeriz
ölü bir kaygı artık –hiç duymadığımız
-ya tükenirse zaman?-
döneriz başladığımız yere her akşam –bin kötülüğe yatkın
ardımız sıra çöp dağları “geleceğe” armağan…
*
bir adam yürüyor yalpalayarak
bir şiir daha ölü doğuyor gün doğarken
artık kimse sevmiyor
gün doğmadan cıvıldayan serçeleri
dönüp bakmıyor kimse yerde uzanmış yaralıya
ne bu dört bir yanımız çığlık sesleri-koşturan bir siren
-nasıl nefes alacağız kulaklarımızı kapatmadan
*
kulak zarlarımızda uğuldayan bir şeytan kükremesi
sünneti inkâr ediyor bir köpek
sakal diplerinde yuva yapmış hamam böcekleri
“insanlığı” kutsuyor insanlıktan çıkmış modern putperest
başında taç diye gezdirdiği çöp tenekesi
insanlıktan bezgin insan müsveddesi
-insandan başka her şeye benzeyen bir şeye dönüştü insanlık-
*
hiçbir yere açılmayan kapılar –önünde yığılmış insanlık
herkes birbirinin yüzüne bakıyor şaşkın
sürekli bir karaltı geçiyor pencerelerden
-“bu ölümün karaltısı” diyor annem
yanımızdan yöremizden -hızla geçip giden siren sesleri
hiçbirine yetişemiyor yada "yetişilecek bir yer" kalmamış belli ki
durup sormayacak mıyız
-nereye koşturuyoruz böyle -bilen var mı?-
*
biz ahir zaman kırıntılarıyız
-insandan başka her şeye benzeyen insan-
belki de son halkası “kayıp zamanın”
kulağımıza fısıldayıp duruyor şeytan
-“o değildir o değildir-bu gökleri yaratan
-senin eserin bunlar”-inanıyor anında
bin delile şaşı bakan- aptal
öldürmüşler cenneti;
-hiçbir yere açılmayan kapılar önünde yığılmış insanlık-
*
ölü bir kaygı –artık hiç duymadığımız:
“sakın zaman büsbütün tükenmiş,
mekân dürülmüş olmasın!”