Ufuk Coşkun yazdı; İslâm'a hakaret etmek laikliğe aykırı değil mi?

Ufuk Coşkun yazdı; İslâm'a hakaret etmek laikliğe aykırı değil mi?

Bir ülkenin din işlerinden sorumlu en tepedeki ismi, İslam’ın öğretilerini, emir ve yasaklarını topluma vaaz etmeyecek de ne yapacak?

Öncesinde “sesi, çağlar öncesinden gelen bir şahsın” diyerek başlayan ve “kan kokan cüreti” diyerek devam eden ve bunun “eski devrin dogmatik ve zihinsel bir ürünü” olarak bitirdikleri tuhaf bir açıklama yayınladılar.

Ardından gelen tepkiler üzerine de hemen laiklik zırhına bürünerek meseleyi laikliğe çevirdiler. Öyle ya, bu ülkede laiklik dedin mi akan sular durur.

Laik cumhuriyetin bir kurumu olarak 3 Mart 1924 yılında hayat bulan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı bugün hedefe oturttular.

Peki, neden?

Bir ülkenin din işlerinden sorumlu en tepedeki ismi, İslam’ın öğretilerini, emir ve yasaklarını topluma vaaz etmeyecek de ne yapacak?

Dünyanın hiçbir ülkesinde bir din adamı, mensup olduğu dinin öğretileri dışında bir şey vaaz etmez.

Türkiye, kahir ekseriyeti Müslüman olan bir toplum. Ali Erbaş, elbette İslam’ın emir ve yasaklarını Müslümanlara bildirmekle vazifelidir. Bundan doğal ne olabilir?

Ne yani Ali Erbaş’ın, toplumun saplantılı, dogmatik, pozitivist, seküler küçük bir kesimin ideolojisine uygun söz ve söylemlerde bulunmaması mı sorun teşkil ediyor?

Sanırım asıl problem de bu.

Dinin pozitivist yorumunu benimseyen, Jakoben gelenek ve onun temsil ettiği Fransız Devrim modelinden esinlenen bir zihniyetin taşıyıcıları Diyanet’i kendi düşünceleri etrafında çekip çevirmek istiyor.

Bilindiği gibi laiklik, Fransa'da devreye sokulduğunda Katolik dinini tamamen ortadan kaldırıp yerine pozitivizmi din olarak tesis etmeye ve yeni bir ulus yaratma amacına hizmet etmekteydi.

Bizde de yıllardır başörtülü öğrencileri kamusal alanın dışına itmek, varlıklarını yok saymak, dindarları ötekileştirip onları bir düşünceye hapsetmek olarak algılandı.

Anakara Barosu da açıklamasında; “Laik devlette yönetim din kurallarına göre değil akılcı ve bilimsel esasları veri kabul eden beşeri iradeye dayanır” diyor.

Şimdi sormak lazım;

Bu ülkede “hamdolsun” ifadesi bilime ve laikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle mi parti kapatma gerekçesi olarak iddianamelerde yer aldı?

Başörtülü bir tıp öğrencisi laikliğin hangi ilkesini yıktı da eğitim hakkı elinden alındı?

Bir asker annesi laikliğin ve bilimselliğin hangi esasını bozdu da onu, evladının yemin törenine bile sokmadınız?

Bu ülkede seçimler, şeriat esaslarına göre mi yapılıyor? Toplumun hangi kesimi ötekileştirildi? Bu ülkenin gayrimüslimlerinin el konulan mal varlıkları bu hükümet döneminde iade edilmedi mi?

Sizler vaktiyle hangi bilimsel verileri esas alarak bu ülkenin Kürtlerini, Alevilerini, gayrimüslimlerini ötekileştirdiniz? Dillerine yasak, inançlarına köstek oldunuz? Onları işkenceden geçirdiniz?

Eşcinseller ilk yürüyüşünü bu hükümet döneminde yapmadı mı?Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ülkede yaşayan farklılıkların hangi hakkını gasp etti?

Tek bir dünya, tek bir hakikat, tek bir düşünceye göre toplumu, hayatı, siyasal yaşamı dizayn etme çabası laikliğin ve bilimselliğin bir gereği mi yoksa şöyle bir zamanda faşistliğin, geri kafalılığın, yobazlığın bir belirtisi mi?

Evinde suyu akmayan, parasını askeri cuntacılara kaptıran, hastanelerde rehin tutulan ve üçüncü sınıf bir muameleye maruz bırakılan halkımızı “laik “ olmamakla suçlamak akılcılık gereği miydi?

27 Nisan 2007 yılında, kız çocuklarının okudukları ilahilerin laikliğe aykırı olduğunuiddia ederek bir gece yarısı muhtıra denemesi yapan kimdi?

27 Mayıs 1960’da, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” prensibi bayrağımızdır” diyerek ülkenin başbakanını hangi gerekçeyle astınız?

12 Eylül 1980’de, 28 Şubat’ta, 15 Temmuz’da hangi bilimsel verileri esas alarak darbe yaptınız?

Demem o ki laiklik bir çıkar aracı olarak toplumu bir düşünce etrafında şekillendirmek maksatlı kullanılmalıdır.

Laiklik, farklı inanç biçimlerini karşı karşıya getirip, çatıştırmaz. Bir darbe gerekçesi olarak sürekli tehdit unsuru olarak kullanılmaz. İslam’a hakaret etmenin bir kılıfı olamaz.

O yüzden hep derim, tehlikede olan laiklik değil sizin inşa ettiğiniz saltanattır.

Bugün de Diyanet üzerinden İslam’a hakaret etme gerekçesi olarak bu zırhı kullanıyorsunuz.

 

Ufuk Coşkun / Parantez Haber

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.