
Şimdi kalkmışlar “ülke tek adam rejimiyle yönetiliyor” diyorlar. Yahu sizin insan içine çıkacak yüzünüz mü var?
Halkçılıktan kahrolan zavallı Anadolu insanı…Halkevlerinde içkili balolar tertiplenirken ekmek derdine düşen halkımız. Yaşasın halkçılık!Milliyetçilikten kahrolan zavallı Anadolu insanı…
Ülkeyi Batı’ran Zihniyet!
İki bin yıllık Batı tarihinin hiçbir döneminde rastlanılmayan Şapka Kanunu ile zorla başlarına şapka giydirilen zavallı Anadolu insanı.
Halkçılıktan kahrolan zavallı Anadolu insanı…
Halkevlerinde içkili balolar tertiplenirken ekmek derdine düşen halkımız. Yaşasın halkçılık!
Milliyetçilikten kahrolan zavallı Anadolu insanı…
Milliyetçiyiz dedikten hemen sonra, Latin alfabesi, Gregoryen takvimi, İsviçre medeni kanunu, İtalyan ceza kanunu, Kilise müziği, Amerikan cazbantı… Yaşasın milliyetçilik!
Laiklikten kahrolan zavallı Anadolu insanı…
Laiklikten hemen sonra, mürteci,yobaz, cahil, gerici ilan edilen insanımız. Başörtüsüne el konulan, camileri ahıra çevrilen, ezanı Türkçeleştirilen insanımız… Aman laiklik elden gitmesin!
Ne örümcek, ne yosun. Ne mucize ne füsun. Kabe Arabın olsun. Bize Çankaya yeter” diyen Kamalettin Kamu.
“Yoktan var ediyor Tanrı gibi her şeyi” diyen Y. Ziya Ortaç.
“Her şey O’dur. Her yerde O var. Varsın, teksin, Yaradansın” diyen Aka Gündüz.
“Atatürk yarım bir ilahtır” diyen Cumhuriyet Gazetesi.
Tüm bunlar çağdaşlıktan, bilimsellikten ileri geliyordu! Oysa millet başına kondurulan şapka ile sıfır kilometre bir ulus çoktan hizaya sokulmuştu bile.
İtiraz mı? Demokrasi ve özgülükler mi? Mümkün mü bu?
Sıkıyönetim ve İstiklal Mahkemeleri… Üç ayrı sehpada aralarında bir de kadın(!) bulunan tam 33 ceset!
İstiklal mahkemelerinde yargılanan 143 sanıktan on dördü 15, yirmi ikisi 10, on dokuzu 5 yıla mahkûm edildi. 8 kişi de oracıkta idam edilerek şehit edildi.
Cesetler rastgele çukurlara atıldı, yakınları tarafından alınmasın diye de başına süngülü nöbetçi dikildi. Dehşet bir manzara!
Erzurum, Rize, Sivas, Maraş, Giresun, Kırşehir, Kayseri, Tokat, Amasya, Samsun, Trabzon ve Gümüşhane böyle gidiyor…
Maraş’ın İstiklal Harbi’nde kahramanlıklar göstermesinin bir önemi yoktu. “Şapka giyecek mi giymeyecek mi” tüm mesele buydu!
Yıllardır çağdaşlaşmadan, laikleşmeden yaşamanın suç sayıldığı bir ülkede hayat geçirdi bu insanlar. Öyle bir suçtu ki bu, ölümden beter cezalar kesildi! Hukuk boynumuza geçirilmiş yağlı bir ilmik gibi işlev gördü.
Mehmet Doğan’ın ifadesiyle; “Boğazı yabancı lokmasına, sırtı Amerikan basmasına, gönlü frenk yosmasına, beyni yabancı kusmasına alışmış komprador bürokrasiye teslim edilmiş Anadolu.”
Güçlü, otoriter, nüfuzlu, elit bir kesim tarafından Anadolu insanına kanun yoluyla, darağacı yöntemiyle zorla yaşam biçimi dayatıldı. Milletin ne giyeceğine ne konuşacağına ne yazacağına ne düşüneceğine neyi tercih edeceğine varana kadar hep onlar karar verdi.
Camileri geneleve çevrildi, ezanları Türkçe okutuldu. Aile bira bahçeleri kuruldu.
Hacca gitmenin yasaklandığı, Tanrı yerine Allah diyenlerin cezalandırıldığı, TCK'nın 526. maddesi gereği Arapça ezan okuyanların ve kamet getirenlerin 3 aya kadar hapis cezasına çarptırıldığı, Cuma'nın tatil olmaktan çıkarıldığı bir ülke düşünün.
İtaatkâr, milli ve manevi duyguları körelmiş, bir Fatiha dahi okuyamayacak kadar dini eğitimden yoksun çağdaş, pozitivist, bilimci, seküler bir nesil istendi. Üç kuruş Amerikan yardımına, margarine, süt tozuna satıldı ülkenin çocukları…
Bu ülkede 31 yıl süresince kadınlar, kıyafet dayatması yüzünden kamu kurumlarında çalıştırılmadı. Tayyip Erdoğan’ın; “Allah’a kul olmanın hazzını yaşayacağız” ifadesi partisinin kapatılma gerekçesi olarak iddianamede yerini aldı.
Başörtülü hanımlar domuz şeklinde resmedildi. Üniversiteyi birincilikle bitirmiş olmalarına rağmen diplomaları teslim edilmedi.
Şimdi kalkmışlar “ülke tek adam rejimiyle yönetiliyor” diyorlar. Yahu sizin insan içine çıkacak yüzünüz mü var?
Ufuk Coşkun / Parantez Haber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.