
Sandıkla gelemeyeceğini anlayan CHP, darbe özlemini başka ülkelerdeki darbelerle gideriyor, şimdilik...
Türkiye'de meşru yollardan, demokratik usûllerle, seçim yoluyla iktidara gelemeyeceğini anlayan CHP, "darbe özlemini" başkalarının darbeleriyle gideriyor...
Akşam gazetesi yazarlarından Ahmet Kekeç, bugün "CHP, darbe özlemini başkasının darbesiyle gideriyor" başlıklı yazısında, ilginç değerlendirmelerde bulunuyor...
"Darbesiz" olarak Türkiye'de yaklaşık 50 yıldır iktidara gelemeyen CHP, "Demokrasi sandık demek değildir" söylemiyle neyi kastediyor?
Ahmet Kekeç, bu "darbeci zihniyeti", başka ülkelerde olan darbelere "güzelleme" yapan CHP'lilerin sözlerinden örneklerle açıklıyor...
Son günlerde bazı CHP'lilerin "darbe imâlarında" bulunmalarının altında da bu "darbe özlemi" yatıyor...
İşte Ahmet Kekeç'in o yazısından bir bölüm:
Hatırlarsanız, Gezi ve Mısır’daki darbe “eş zamanlı” olarak yürürlüğe konmuştu.
Biz kazandık.
Mısır ise çapulculara ve orduya teslim oldu.
O sırada “skandallar kraliçesi” CHP’li prof Gaye Usluer şöyle demişti: “Seçimle geldik diyen Mursi üç günde gitti...”
Buradan da anlıyoruz ki, CHP’lilerin demokrasi tarifinde “sandık” o kadar da mühim bir yer işgal etmiyor. Hatta, hiç yer işgal etmiyor...
Demokrasi, evet, sadece sandık demek değildir ama “seçimle geldiğini” söyleyip, en azından o makamda bulunuşunun meşruiyetine atıf yapan seçilmiş bir başkanın arkasından “üç günde gitti” diyerek zil takıp oynamak da değildir.
Koskoca prof böyle diyecek de, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran geri kalacak... Mümkün mü?
Buyurun kendi ağzından dinleyelim: “Mısır’daki gelişmeler çok önemli. Demokrasinin sadece sandıkla olmadığının bir göstergesi. Tüm siyasi kurumlar ders çıkarmalı...”
Güzel, değil mi?
Fakat, Umut Oran, yarattığı “güzelliğin” peşinden gitmiyor. Yani, sözünün arkasında durmuyor.
Mısır’dan “ordu yönetime el koydu” haberi gelince, yazdığı tweeti siliyor ve hemen yenisini devreye sokuyor: “Demokrasi sadece sandık değildir ve darbeler asla kabul edilemez. Çoğulcu, özgür bir ülkede yaşamak herkesin hakkı...”
Bunu o zaman söyleyecektin Umut Oran...
İş işten geçmiş ve “demokrasi sadece sandık değildir” düşüncesi askeri darbeye varmış, sen kalkmış içinde “çoğulculuk”, “özgürlük” geçen hoş ama boş cümleler kuruyorsun.
Hadi Umut Oran hafiften de olsa nedamet getiriyor, “darbeci” demesinler diye yazdığı tweeti siliyor ve “kendince” iz bırakmıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun iz bırakmamak gibi bir derdi de yok.
Bilakis “iz” oluştursun istiyor ve bodoslamadan dalıyor.
Kendisi anlatsın: “Demokrasiyi sadece sandıktan ibaret sayanların yanıldıklarını görüyoruz. Çoğulculuk denen bir kavram var. Herkesin taleplerine, ülkeyi yönetenlerin kulak kabartması gerekiyor. Taleplere duyarsız kalmak, onları görmezden gelmek, ‘benim oy çokluğum vardır, ben istediğimi yaparım’ demek artık günümüzde geçerli değildir.”
Kemal Bey, belli ki, “çoğunluk-çoğulculuk” meselesine atıf yapıyor.
Peki, “Köprü yapmayacaksın, havaalanı açmayacaksın, enerji santrallerini iptal edeceksin, Kanal İstanbul projesinden vazgeçeceksin, Topçu Kışlası’nı aklından bile geçirmeyeceksin, hemen şu an istifanı verip gideceksin” ültimatomu hangi “çoğulculuk” düşüncesinin ürünüdür?
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.