Akşam yazarı Kurtuluş Tayiz, "muhalefetin" salgın sonrası döneme nasıl hazırlandığını anlattığı yazısında, tüm muhalefetin, Erdoğan karşısında "tek parti gibi" davrandığını ve organize bir yalan ve fitne kampanyasının başlatılacağını söylüyor:

İşte Kurtuluş Tayiz'in "Erdoğan'a karşı tek parti oldular" başlıklı o yazısından bir bölüm:

"Muhalefet cephesi boş durmuyor; CHP ve bağlaşıkları, “erken seçim” tartışmalarıyla bu istikrar dönemini hedef alacaklarını belli ettiler.

Türkiye’nin elindeki bu altın fırsatı, iç tartışma ve çekişmelerle, kaos ve kargaşa çıkararak, erken seçimi zorlayarak, fitne üreterek, güven ortamını zedeleyerek sabote etmeye çalışacaklar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtı bu cephe, bundan sonra göreceğimiz gibi tek bir ağızdan, Türkiye’nin hep ne kadar kötü bir durumda olduğunu anlatacak, milleti de buna ikna etmek için uğraşacaklar.

Toplumun her kesimine ulaşmaya çalışıp insanların zihinlerini bulandırmakla meşgul olacaklar.

Ki, korona sonrası dönem için şimdiden harekete geçtiler. Dindarlara başka parti ve isimle, ekonomiden şikayeti olana başka partiyle, iktidara karşı ideolojik husumetleri olanlara da başka kimliklerle ulaşıp mevcut siyasi birliği parçalamaya, bölmeye, küçültmeye gayret edecekler.

CHP’si, DEVA’sı, İYİ Parti’si, Saadet’i, Gelecek ve HDP’si ayrı partiler gibi görünüyor olsalar da aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında yek vücutlar ve tek partiler.

Muhalefet cephesi 2023’e kadar Erdoğan’ın arkasındaki millet desteğini parçalayıp azaltmak için her kozu kullanacak. Bir gün Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan, bir gün Abdullah Gül ve Temel Karamollaoğlu sahneye çıkacak. Kemal Kılıçdaroğlu ise bir orkestra şefi olarak bu süreci koordine edecek. Kemal Bey’i CHP’nin başına kimin getirdiği düşünüldüğünde arkadaki ana aktörün de kim olduğu ve neyi amaçladığı kendiliğinden anlaşılır herhalde!