
Şükrü Sak yazdı; Olay nedir bilmiyoruz...
"Bilenler"(!) oltanın ucundaki yeme hücum ediyor!
Zehirlenmiş gündemin "kirli malzemesi" etrafında bir yaygara sürüp gidiyor günlerdir...
Olay nedir bilmiyoruz…
Bildiğimiz şu;
Manşetinden onlarca defa “tekzip” yayınlamak zorunda kalmış, başkasının hakkına hukukuna tecavüz etmiş, yalan söylemiş, iftira atmış bir “medya” organı-organları vasıtasıyla servis edilen, köpürtülen, hergün manşetten yayınlanan bir “iddianame” okuyoruz…
İddianame: Doğruluğu “isbatlanmamış” iddialar… Bir kişinin iddiaları...
İnsanlığı insanlığından utandıracak, "kanırtıla kanırtıla" detaylandırılan iddialar...
Bu iddiaların “doğruluğuna ve yanlışlığına" karar verecek olan bir mahkeme süreci olduğunu biliyoruz…
Olay nedir bilmiyoruz;
İnsanın kanını donduran bu derece vahşi, korkunç, akıl ve iz’ânın, dinin, ahlakın, törenin, geleneğin, insanlığın kabul etmeyeceği bu “cinayet” işlenmiş midir, bilmiyoruz…
2 Yıl önce yapılan bu şikâyet, neden şimdi "sızdırılmış?..."
Bilmiyoruz...
Olayda adı geçen Kadir İstekli neden hiçbir şekilde "sorgulanmamış", niçin hiç konuşmamış, konuşturulmamış, bilmiyoruz...
Önümüze, “2 yıldır niçin bekletildiğini” bilmediğimiz bir “iddianame” servis ediliyor, satır satır altı çiziliyor, cümle cümle manşet yapılıyor, balya balya “genellemelerle”, adeta “topyekûn bir savaş” ilân edilmişçesine, cemaat, tarikat, din diyanet, ne varsa hedefe konuluyor!
Üstelik bunu yapanların önemli bir kısmı, hiçbir “ahlâki fikri” olmayan bir kesim ve bu olay üzerinden sahte bir “ahlak duyarı”(!) kasıyor…
Cemat-tarikat ve benzeri yapılardaki itikâdî ve pratik sapmaları en çok eleştiren biri olarak “zehirlenen gündemi” takip ederken, kusmamak için kendimi zor tutuyorum…
Olay nedir bilmiyoruz...
Ama bu olay üzerinden oluşturulmak istenen algıya bakınca bunun bir "operasyon" olduğunu düşünüyoruz tabii olarak...
Gerçekte, "cinsî bir sapığa" sapık demenin "suç" olduğunu, tescilli bir takım "sapıkların" nasıl özenle korunup kollandığını, bunların önünün açıldığını ben şahsen "somut" bir örnek üzerinden her türlü delil ve belge ile belgelendirebilirim...
Hem de şu an bu "ne olduğunu bilmediğimiz" olay üzerinden "duyar kasan" bir takım yapılar ve medya organları üzerinden...
Demek ki olay, bir “sapıklık ve sapkınlıktan duyulan infiâl” de değil…
Eğer öyle olsaydı; sapkınlığı tescilli bazı yapı ve şahıslar, şimdi duyar kasan bu kesimler tarafından özenle korunup kollanmazdı... Önce onların üzerine gider, onları "bitirirlerdi"... Ama onlarla nasıl bir "dayanışma" içindelerse artık, oralara pek sesleri çıkmıyor... Üstelik onlara, hangi mevki ve makamları teklif ettiklerini biliyoruz...
-II-
Olay nedir bilmiyoruz…
Bildiğimiz bir şey var, o da şu;
Bu olayı servis eden aynı medya ve benzeri medya organlarının, manşette başka, içerikte başka haberler servis ettiğini, "kirli bir algı oluşturmaya" çalıştıklarını biliyoruz...
"İddiaların" gerçek gibi sunulduğunu...
"Gerçeklerin" gizlenerek haberler yaptığını biliyoruz...
Örneğin,
Manşette: “Annesinin ifadesi ortaya çıktı, fotoğrafı kabul etti” diyen haberin içeriğinde mağdurun Annesi; “Kızımın anlattıklarının hepsi yalandır” diyor…
(Burada açıkça iddiaların "gerçek" diye sunulduğu, gerçeklerin "gizlenerek" algı oluşturulmaya çalışıldığı açıkça görülüyor...)
-III-
Olay nedir bilmiyoruz...
Daha önce de, "bilmediğimiz" olaylar defalarca yaşandı, bunun örnekleri medyaya defalarca yansıdı, masûm insanları linç edip öldürdükten sonra, onların "masûm" oldukları ortaya çıktı...
-“Vay adi sapık kızına tecavüz etmiş” diye linç edip öldürdüğünüz adam, kızın itirafıyla masum çıkıyor!
-“Vay adi sapık öğrencisine sarkmış” diye linç edilen öğretmenin, kızın itirafıyla masum olduğu ortaya çıkıyor…
Fakat, bu "linçe" ortak olanların hiçbir şekilde "vicdanı" sızlamadı....
Diyelim ki bu hadisede de "yalan-kurgu, karanlık noktalar, belirsizlikler, yanlışlıklar" ortaya çıktığında, -şayet çıkarsa- bu hadiseyi "topyekûn bir saldırı"ya dönüştürenlerin, "pardon yanılmışız" diyeceklerini veya vicdanen rahatsız olacaklarını mı düşünüyorsunuz?
Olmazlar...
Bu minvalde mebzul miktarda örnek var…
O yüzden “olay nedir bilmiyoruz…”
Bildiğimiz şeylerle kanaat sahibi olmaya çalışıyoruz… Algılarımızla oynuyor, her türlü "manipülasyonu" rahatlıkla yapıyorlar!
Bunun gibi yüzlerce örnek bulabilirsiniz;
“İddiaların” gerçek gibi sunulduğu, gerçeklerin “gizlenerek” algı oluşturulmaya çalışıldığı örnekler…
Bu sadece malûm medyadakilerden bir örnek...
Kabul edelim, "gerçeğe" sahip çıkalım, kim neyi niçin yapıyor, önce bir anlamaya çalışıp, ondan sonra kanaat sahibi olalım...
O yüzden;
Olay nedir bilmiyoruz…
Ama, tescilli İslam düşmanı olduğu bilinen bir takım medya ve siyasi yapıların çok sinsi bir “algı yönetimi” ile “genelleme” yaparak, bütün cemaat-tarikat ve bununla da tabii ki “İslâm’ı-Müslümanları” şeytanlaştırma işine giriştiğini biliyoruz… Bu kirli yöntemin-karşı olduğu yapı ve şahısları şeytanlaştırma yönteminin- bir "CIA yöntemi" olduğunu biliyoruz...
Çünkü “genelleme” yapıyorlar, bunu gayet “bilinçli” ve sinsice yapıyorlar…
Bu hadisede de, "olay nedir bilmiyoruz" ama, birilerinin bu hadiseyi kirli bir algı operasyonu olarak kullandığını biliyoruz...
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.