
Av. Adem Yıldırım İnfaz Yasasını degerlendirdi...
Öncelikle bu kanunun ne getirip ne götürdüğü hususlarında açıklamalar yapmaya çalışacağım.
Av. Adem Yıldırım yazdı; İnfaz yasası, ne getiriyor, ne götürüyor?
Öncelikle bu kanunun ne getirip ne götürdüğü hususlarında açıklamalar yapmaya çalışacağım.
Kamuoyunda infaz yasası olarak bilinen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair TBMM nin kabul ettiği 7242 sayılı kanun Cumhurbaşkanının onayı ile resmi gazetede yayımlandı.
Öncelikle bu kanunun ne getirip ne götürdüğü hususlarında açıklamalar yapmaya çalışacağım.
Ceza infaz sisteminin temel amacı; hükümlülerin sosyalleşmesini teşvik etmek, yeniden suç işlemelerini engelleyici etkenleri güçlendirmek, üretken, kanunlara ve toplumsal kurallara saygılı ve sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumlarını kolaylaştırmak, böylelikle cezanın genel ve özel önleme etkisinin oluşmasını sağlamak ve toplumu suça karşı korumaktır.
Bu zaviyeden bakıldığında neden böyle bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu akıllara gelecektir, hiç şüphesiz. Burada asıl husus 5237 sayılı Türk Ceza Yasası çıkmadan önce 50 bin civarında olan mahkum sayısının aradan yaklaşık 15 yıl geçmesine rağmen günümüzde 300 binlere gelmiş olmasının üzerinde durmamız gerektiği noktasındadır.
Esasen ceza yasaları suçu ve suçluyu azaltmaya yönelik düzenlemeler içerir. Ancak maalesef aynı düşünceyi 5237 sayılı ceza yasamız için ifade etmek mümkün olmamaktadır. Zira gelinen bu süreçte ceza yasamız daha çok suç ve suçlu üretmiş görünüyor. Bunun doğal sonucu olarak da infaz müessesesiyle 5237 sayılı ceza yasasının yanlış yönleri telafi edilmeye çalışılıyor. Esasen meselenin özü bu şekilde görünüyor.
Oysa yapılması gereken infaz yasasından önce ceza yasasının batıdan copy pace şeklinde değil de toplumun ihtiyaç, örf, adet, yaşayış ve inançlarına uygun bir şekilde yeniden ele alınarak yazılması gerektiğini düşünmekteyim.
Bu anlamda infaz yasası uygulamadan, ihtiyaçtan ve aksaklıklardan doğan sorunları giderecek pek çok yeni düzenleme getirmesine rağmen konuyu ısrarla bağlamından kopararak ya bu kanunda olmayan düzenlemeler ya da spesifik isim/olaylar üzerinden tartışma çıkararak, yapılan düzenlemeyi değersizleştirme düşüncesinde olan özellikle sosyal medya üzerinden etki yapmak isteyen bir takım tepkisel çalışmaların olduğunu da görmekteyiz.
Tepki koyan bu kesme baktığımızda bir taraftan Corona virüsünü, ceza evlerinin doluluk oranını, ceza evi şartlarının yetersizliğini de bahane ederek, şahıslara karşı işlenen suçların değil de devlete karşı işlenen suçların affedilmesi gerektiğini belirterek özellikle PKK ve Fetö suçlularının da bu kapsamda değerlendirilmesi ileri sürmektedirler.
Ceza evlerindeki hükümlü ve tutuklu sayılarına baktığımızda hırsızlıktan 160.000 civarında mahkumun olduğunu,90 bin civarında uyuşturucu suçundan,50 bin adam öldürme,50 bin yaralama 40-50 bin sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan,20 bin cinsel suçlardan ve 30-35 bin civarında da terör suçundan mahkumların olduğunu görmekteyiz. Bu sayı tüm suçlar için toplamda yaklaşık 300 bin sayısını bize veriyor. Koparılan kıyamet ise 30 bin civarında olan terör suçluları için çıkarılıyor. Yoksa kimsenin 270 bin civarında olan diğer mahkumları düşündüğü yok. Yani mesele ağaç değil mesele başka.
Yeni infaz düzenlemesi her şeye ilaç olamamakla birlikte hepimizin defalarca dile getirdiği ciddi sorunlara çözüm odaklı yaklaşan bir niyet taşıması bakımından değerlidir.
Her yargılamada en az iki taraf var ve%100 doğru karar verilse bile yine de diğer tarafı mutlu edemeyeceğimiz gerçeği karşısında %50 mutsuz bir taraf olduğunu da hepimiz biliyoruz.
Bu sebeple İnfaz kanununu ilgilendiren her düzenlemede benzer tepkisel bir tablonun ortaya çıkmasının da gayet normal olduğunu düşünenlerdenim. Ama belli merkezlerin itibarsızlaştırma çabasına karşı da bu tür açıklayıcı yazıları yazmamızın da bir görev olduğunu bilmekteyim.
Nitekim eleştiri olarak ileri sürülen ifadelerin hemen hiçbirinde ne somut bir dayanak ne de ciddi bir gerekçe göremiyoruz.
Peki hangi suçlar kapsam dışı.özellikle terör suçları, uyuşturucu ticareti suçları, cinsel saldırı ve istismar suçları, kasten öldürme, yüzün sürekli değişikliğine sebebiyet veren kasten yaralama suçu ve kadına karşı şiddet suçları, işkence ve eziyet suçları ile özel hayatın gizliliğine ilişkin suçlar infaz indirimi kapsamı dışında tutuldu.
Şunu da açıkça belirtelim ki, arada kaynamasın. Bu infaz düzenlemesinden ilk başta faydalanacak toplam mahkum sayısı 15 bini kapalı ceza evi 30 bini açık ceza evinde olmak üzere 45 bin civarında olan mahkumdur. 90 bin olarak söylenen rakamlar salgın hastalık sebebiyle 2 aylık izne gönderilen açık ceza evindeki yaklaşık 45 bin civarında olan mahkumlardır.
Getirilen yeni düzenlemelerden biri de infaz mahkemeleri ihdas edilecek olmasıdır. Bundan sonraki tüm infaz işleriyle ilgili problemlerin çözüm merkezi uzman infaz hakimleri ve mahkemeleri olacak.
Diğer yandan ceza almış mahkumlar için de tamamen insani lehe bir çok düzenleme getirildi.
Kadınlar ve yaşlılar için öngörülen konutta infaz usulünün ceza sınırı arttırıldı. Çocuklar da bu usule dahil edildi. Bu kapsamda konutta infazın sınırı; Kadın, çocuk ve 65 yaşını bitirmiş erkek hükümlüler için 1 yıl, 70 yaşını bitirmiş hükümlüler için 2 yıl, 75 yaşını bitirmiş hükümlüler için de 4 yıl, olarak belirlendi.
5 yıl veya daha az hapis cezasına mahkum olan hasta veya engelli hükümlüler, Adli Tıp Kurumu raporuna bağlı olarak cezalarını konutlarında infaz edebilecektir. Yeni doğum yapan ve toplam 3 yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olan kadın hükümlüler de yine cezalarını konutunda infaz edebilecekler.
Hükümlülerin tutum ve davranışlarının değerlendirilmesine (iyi halin belirlenmesine) ilişkin esaslar yeniden belirlendi ve hükümlülerin iyi hal incelemesinin infazın tüm aşamalarında yapılması sağlandı. Hükümlüler, ceza infaz kurumlarında bulunduğu tüm aşamalarda, en geç 6 ayda bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin 3 günlük mazeret izin hakkı 7 güne çıkarıldı.
Açık ve kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlülerin salgın hastalık halinde de kuruma ait telefon ve faks cihazından derhâl yararlandırılmasına imkan tanınmaktadır.
Hükümlünün bakıma muhtaç çocuklarının barındırılmasına ilişkin hükümlerin tutuklular bakımından da uygulanabilmesine imkan tanınmaktadır.
Hükümlülerin kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı kütüphanelerden yararlanabilmelerine imkan sağlanmaktadır.
Bu düzenlemeyi bir takım kişisel verilerle veya bir takım kişiler üzerinden okuyarak itibarsızlaştırmadan objektif olarak değerlendirdiğimizde hem ceza evleri hem mahkumlar ve hem de toplum açısından faydalı sonuçlar doğuracağı ümidini taşıyorum.
İnşallah bir gün bu kapının masum Sivas sanıkları için açılacağı ümidini taşıdığımı da beyan ederek noktayı koymuş olayım.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.